بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

2 Nisan 2008 Çarşamba

Allahın Hüküm


"CEHENNEM"

(BAKARA suresi 23. ayet):

Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).


(BAKARA suresi 24. ayet):

Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.


(ÂLİ IMRÂN suresi 12. ayet):

İnkâr edenlere de ki: “Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!”


(ÂLİ IMRÂN suresi 106. ayet):

O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, “İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın” denilir.


(NİSA suresi 56. ayet):

Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.


(A'RAF suresi 36. ayet):

Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.


(A'RAF suresi 38. ayet):

Allah, şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa düştüğü) yoldaşına lânet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver” derler. Allah, der ki: “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.”


(A'RAF suresi 41. ayet):

Onlar için cehennem ateşinden döşek, üstlerinde de cehennem ateşinden örtüler var. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.


(ENFÂL suresi 36. ayet):

Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. İnkâr edenler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.


(ENFÂL suresi 37. ayet):

Allah, pis olanı temizden ayırmak, pis olanların hepsini birbiri üstüne koyup yığarak cehenneme koymak için böyle yapar. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.


(TEVBE suresi 34. ayet):

Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.


(TEVBE suresi 35. ayet):

O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!” denilecek.


(İBRÂHİM suresi 16. ayet):

Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.


(İBRÂHİM suresi 17. ayet):

Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.


(HİCR suresi 43. ayet):

Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir.


(HİCR suresi 44. ayet):

Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır.


(TÂHÂ suresi 127. ayet):

Haddi aşan ve Rabbi’nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Şüphesiz ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır.


(ENBİYÂ suresi 98. ayet):

Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.


(ENBİYÂ suresi 100. ayet):

Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler.


(HAC suresi 19. ayet):

İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.


(HAC suresi 22. ayet):

Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.


(FURKÂN suresi 11. ayet):

Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem ateşi hazırlamışızdır.


(FURKÂN suresi 14. ayet):

(Kendilerine) “Bugün bir kere yok olmayı istemeyin, birçok kere yok olmayı isteyin!” (denir.)


(SECDE suresi 20. ayet):

Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.


(FATIR suresi 36. ayet):

İnkâr edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.


(FATIR suresi 37. ayet):

Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”


(SÂFFÂT suresi 60. ayet):

Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır.


(SÂFFÂT suresi 70. ayet):

Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler.


(ZÜMER suresi 24. ayet):

Kıyamet günü kötü azaba karşı yüzüyle korunan kimse , (o gün) azaptan emin olan kimse gibi midir? Zalimlere, “Kazandıklarınızı tadın” denir.


(ZÜMER suresi 25. ayet):

Onlardan öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine farkına varamadıkları bir yerden geldi.


(ZÜMER suresi 47. ayet):

Eğer yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir o kadarı da zulmedenlerin olsa, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için elbette onları verirlerdi. Artık, hiç hesap etmedikleri şeyler Allah tarafından karşılarına çıkmıştır.


(ZÜMER suresi 48. ayet):

(Dünyada) kazandıkları şeylerin kötülükleri karşılarına çıkmış, alay etmekte oldukları şey onları kuşatmıştır.


(MÜ'MİN suresi 70. ayet):

Onlar, kitabı (Kur’an’ı) ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar bilecekler.


(MÜ'MİN suresi 76. ayet):

Onlara, “Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” (denir).


(DUHÂN suresi 43. ayet):

(43-44) Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.


(DUHÂN suresi 50. ayet): َ

“İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!”


(TÛR suresi 11. ayet):

(11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!


(TÛR suresi 16. ayet):

“Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.”


(RAHMÂN suresi 37. ayet):

Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?)


(RAHMÂN suresi 39. ayet):

İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.


(RAHMÂN suresi 41. ayet):

Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.


(RAHMÂN suresi 43. ayet):

İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.


(RAHMÂN suresi 44. ayet):

Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.


(VÂKIA suresi 41. ayet):

Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!


(VÂKIA suresi 56. ayet):

İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir.


(TAHRÎM suresi 6. ayet):

Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.


(TAHRÎM suresi 7. ayet):

Ey inkâr edenler! Bu gün özür dilemeyin! Siz ancak yapmakta olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz.


(MÜLK suresi 8. ayet):

Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.


(MÜLK suresi 9. ayet):

Onlar da şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.”


(MÜLK suresi 10. ayet):

Yine şöyle derler: “Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık.”


(MÜLK suresi 11. ayet):

İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah’ın rahmetinden uzak olsun!


(İNSÂN suresi 4. ayet):

Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.


(NEBE suresi 30. ayet):

Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.”


(NEBE suresi 37. ayet):

(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.


(ĞÂŞİYE suresi 1. ayet):

Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?


(ĞÂŞİYE suresi 2. ayet):

O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüşlerdir.


(ĞÂŞİYE suresi 3. ayet):

Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.


(ĞÂŞİYE suresi 4. ayet):

Kızgın ateşe girerler.


(ĞÂŞİYE suresi 5. ayet):

Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.


(ĞÂŞİYE suresi 6. ayet):

Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur.


(ĞÂŞİYE suresi 7. ayet):

O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.


(HÜMEZE suresi 1. ayet):

(1-2) Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!


(HÜMEZE suresi 3. ayet):

O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.


(HÜMEZE suresi 4. ayet):

Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.


(HÜMEZE suresi 5. ayet):

Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?


(HÜMEZE suresi 6. ayet):

(6-7) O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.


(HÜMEZE suresi 8. ayet):

(8-9) Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.


Hiç yorum yok: